Pazar, Eylül 11, 2005

ZAMANIN UNUTULDUĞU ŞEHİR YANGON


(Atatürk Havalimanı Dergisi The Gate www.thegate.com.tr /Ağustos/Alim Erginoğlu)

Nobel Barış Ödülü sahibi, demokrasi savaşçısı Ang San Suu Kyi’nin sevgili, bahtsız ülkesi Burma. 1988’de, halk ayaklanmasına dönüşen öğrenci hareketi neticesinde, cuntanın kerhen yapmak zorunda kaldığı seçimlerden % 90’a yakın oyu almasına rağmen başa gelemeyen ve o günden bu güne Yangon’un banliyölerindeki evinde göz hapsinde tutulan Ang San Suu Kyi’nin hikayesini düşünmeden bu şehre ayak basmış bir gezgin yoktur herhalde. Gezgin, “Burma’ya gitmeyin, cuntayı desteklemeyin” propagandasını mı, yoksa “Burma’ya gidin çünkü dünyadan soyutlanmış, baskı altında yaşayan Burmalıların dış dünya ile tek iletişimi sizsiniz” telkinleri mi dinlemeli? Biz ikincisini tercih ediyoruz.

Yangon’a ayak bastığımızda etrafta silahlarıyla dolaşan askerleri gözümüz arıyor. Oysa ki, havaalanında bir kaç pasaport memuru kadın görevliden başka kimse yok gibi. Kafamızda dolaşan önyargıların aksine pasaport işlemlerimiz de o kadar kolay, o kadar çabuk oluyor ki şaşırıyoruz. İkinci şaşkınlığımızı da terminal binasından adımımızı dışarıya attığımızda yaşıyoruz. Etrafımızı bir anda, altlarında rengarenk “longyi”leri ile Hintli taksiciler sarıyor. “Biz yanlış ülkeye mi geldik?” diye birbirimize soruyoruz. Oysa ki, “longyi” denen peştemalların ülkenin milli kıyafeti olduğunu anlamamız uzun sürmüyor.

Havaalanı ile şehir merkezi arasındaki yol insanı hayrete düşürecek kadar düzgün ve çevresi de bir o kadar bakımlı. Asya’nın büyük şehirlerinin dış mahallelerinde görmeye alıştığımız sanayi oluşumları Yangon’da yok denecek kadar az. Şehrin merkezine yaklaştıkça fakirlik ve sefaletin iç içe girdiği derme çatma evler dikkati çekiyor. Yapıların bir kısmı eski Sovyet cumhuriyetlerindeki toplu konutları andıran, kişiliksiz bodur bloklar. Şehrin merkezine vardığımızda ise çehre yine değişiyor ve koloni döneminden kalma birbirinden güzel evler ile estetik devlet binaları karşımıza çıkıyor. Yangon her adımda insanı şaşırtan bir şehir.

Hintli taksi şoförümüz kornadan elini bir saniye bile çekmeden, yollarda yürüyen kalabalık insan ve bisiklet ordusunu aşmaya çalışarak Yangon sokaklarında ilerliyor. Bu arada da, benim hangi ülkeden geldiğimi anlamaya çalışarak kendi kendine söyleniyor: Turkii, Toorki!!...

Bilinçli gezgin olarak, devletin işlettiği değil de, halkın işlettiği otel ya da “guesthouse”lara gitmeyi yeğliyoruz. Hintli ve Bangladeşliler’in mahallesi olarak bilinen, şehir merkezinin doğusundaki Pazundaung Caddesi’ne girip, “Motherland 2 Guesthouse”u bulmamız zor olmuyor.

Yangon 1824’de İngiliz yönetimine geçince şehrin küçük nüfusu kalabalıklaşmaya, kasaba görüntüsü de değişmeye başlamış. İngilizlerin şehircilik faaliyetlerinde işçi olarak kullanmak üzere Hindistan ve Bangladeş’den getirdiği nüfus yerli halkla karışarak insana keyif veren bir sentez yaratmış Yangon’da. Beyoğlu’nun arka sokaklarındaki yapıları aratmayacak güzellikteki binaların çoğu 19. yy’ın ikinci yarısında inşaa edilmişler. Bu binaların arasına sıkışmış Hindu tapınakları ve camiler de Yangon’un kozmopolit havasını tamıtamına yansıtıyor.

Yangon’u ortadan kesen Bogyoke Aug San Caddesi şehrin hiç kuşkusuz en işlek yeri. Yaşam bu caddede kaldırımların üzerine taşmış. Kaldırımlarda oynayan çocuklar, seyyar satıcılar, küçük taburelere oturmuş çayını yudumlayan esnaf, dilenciler, yemek tezgahları, cılız köpekler, kedicikler... Bogyoke Aung San Caddesi’nin en işlek, en kalabalık noktası Bogyoke pazarının bulunduğu bölge. Bogyoke pazarı, bir anlamda şehrin kapalı çarşısı. Burada yok yok. Ancak, Burma ekonomisinin dünyanın en az 50 yıl gerisinde olduğu düşünüldüğünde, bu pazarda lüks tüketim maddesi görmek olası değil. Malların kalitesi ve çeşitliliği halkın ihtiyacı ile doğru orantılı. Bogyoke pazarının karşısında ülkenin fakirliği ile tezatlık yaratan beş yıldızlı otel Traders ve şatafatlı iş merkezi Sakura Tower var. Yangon için fazlasıyla gerçek ötesi duran bu iki yapının biraz ilerisinde, önü sabah akşam ana baba günü olan Hint sineması tüm canlılığıyla ben buradayım diyor. Yangon’un Bollywood’una hoşgeldiniz!

Bogyoke Caddesi’nin kalabalığı, limana doğru inen Sule Paya meydanında da devam ediyor. Meydanın tam ortasında, 46 m. yüksekliğinde, 2000 yıllık bir stupa (tapınak minaresi) etkileyici bir biçimde göğe yükseliyor. Bu bölge eski koloni binalarının en güzel örnekleriyle dolu. Ana caddeden ara sokaklara sapıldığında askeri barikatlarla karşılaşıyor insan ve Burma’nın kısa bir süre için unuttuğumuz politik gerçeği tekrar karşımıza çıkıyor.

Yangon’da gün doğumu ve gün batımlarında kalabalık gruplar halinde, ellerinde yemek kaplarıyla dolaşan, çıplak ayaklı Budist rahiplerin yarattığı mistik hava gerçekten çok etkileyici. Üzerlerine sardıkları bordo renkli kumaşlar ve yemek kapları dışında herhangi bir mülke sahip olmayan bu rahiplere duyulan saygı o kadar büyük ki, halk evlerinde pişen yemeklerini rahiplerle paylaşmak için gün doğumu ve batımı saatlerinde kapıların önünde bekleşiyor.

Yangon’da her güneydoğu Asya şehrinde olduğu gibi irili ufaklı sayısız tapınak var, ancak bir tanesi var ki şehrin her noktasından insanın gözünü alıyor. Shwedagon tapınağının altın kaplamalı, 100 m. yüksekliğindeki stupası kızgın güneşin altında pırıl pırıl parlıyor. Shwedagon Paya aslında Yangon içinde başka bir şehir gibi. İçinde 8 bin altın plaka, 5 bin elmas ve 2 binin üzerinde farklı değerli taşı barındıran bu dev tapınak kompleksinde, 82 ayrı ibadethane var. Tapınak deyince, içinde sadece dua eden insanların bulunduğu bir yer gözünüzün önüne getiriyorsanız yanılıyorsunuz. Shwedagon tapınağında insanlar resmen yaşıyor. İbadethanelerin içinde piknik yapan aileler mi istersiniz, duvar diplerinde uyuyan insanlar mı, işte hepsi burada.

Yangon’da düzenli ve pratik bir toplu taşımacılık sistemi yok. İçlerinden insan taşan 50-60 yaşındaki eski otobüslere binmeyi gözünüz yemiyorsa, ikinci alternatif, en yenisi 10 yaşındaki klimasız taksiler. Ancak, şehrin aralara sıkışmış küçük sokaklarını gezmek, bir aracın içinden kolay fark edemeyeceğiniz detayları keşfetmek istiyorsanız yürümelisiniz. Bu yürüyüşler esnasında Burma’nın sıcak insanları sizi çay içmeye sohbet etmeye çağırabilirler. Sütlü ve bol şekerli çayları yudumlarken, aynı dili konuşamasanız da, Burma insanı sizi soru yağmuruna tutacak, gözleri ışıl ışıl parlayan bir sürü küçük çocuk da etrafınızı saracaktır. Yangon’un sokaklarında zaman uçacak ve siz de tüm Yangonlular gibi zamanı unutacaksınız.

Asya’nın bir çok şehri için “zamanın durduğu yer” deyimi kullanılır. Yangon için ise “zamanın unutulduğu şehir” demeli.


Yangon Rehberi

İklim

Yangon’un muson mevsimi mayıs ortalarından ekime kadar sürer. Kuru kalmak istiyorsanız, kasım ile nisan arasında Yangon’a gelmelisiniz.
Para

Burma’nın para birimi “kyat” ancak dolar neredeyse ülkenin gerçek para birimi niteliğinde
(1 USD = 650 Kyat). Ayrıca, ülkeye giriş yapan yabancıların sınırda 200 dolar bozdurarak FEC (Foreign Exchange Currency /1USD = 1FEC) denen ayrı bir para birimini zorunlu olarak almaları isteniyor. Üç para birimli karışık bir sistem, ama insan alışıyor.

Vize

Burma, ya da yeni ismiyle Myanmar için vize almak gerekiyor. Tur ile seyahat edeceklerin vize işlemleri, solo seyahat edeceklere göre daha kolay hallediliyor. Burma’nın Türkiye’de herhangi bir diplomatik temsilciliği bulunmuyor, bu sebeple vizeyi Bangkok’dan temin etmek en kolay seçenek.

Tekefon/Internet

Haberleşme konusunda dünyanın en zor ülkesine hoşgeldiniz! Sokaklarda ankesörlü telefon olmadığından, telefon etmek için postanelere gitmeniz gerekecek. Cep telefonunuzun çalışacağını düşünmeyin! Internet devlet kontrolünde olduğundan, e-mail atmakta bile zorlanabilirsiniz. Burma’nın uluslararası telefon kodu 95.

Nasıl gidilir?

Burma’ya gitmek pek öyle kolay değil. Hindistan, Çin, Hangkong, Singapur, Tayland, Kamboçya, Bangladeş ve Vietnam dışındaki ülkelerden Yangon’a direkt uçuş olmadığından, öncelikle bu ülkelerden birine uçmanız gerekecek. THY, Malezya Havayolları, Gulf Air, Qatar Airways, Emirates, Singapur Airlines, Cathay Pacific gibi uçak şirketleri ile bu ülkelere ulaşabilirsiniz.

Nerede kalınır?

Yangon’da irili ufaklı, her zevke ve bütçeye göre otel, ya da guesthouse bulmak mümkün.
Strand Hotel: Şık bir koloni binası. 5 yıldızlı hizmet arayanlar için. 92 Strand Road. Tel: +95 12 43377. Traders Hotel: Çok merkezi. Konfor arayanlar için. 223 Sule Paya Pagoda Road. Tel: +95 12 42828. Savoy Hotel: Shwedagon tapınağına çok yakın, 4 yıldızlı bir otel. 129 Dhammazedi Road. Tel: +95 15 26289. Motherland 2 Guesthouse: Gezginler için şehirdeki en iyi seçenek. 433 Lower Pazundaung Road. Winner Inn: Sessizlik arayanlar için iyi bir tercih. Ancak, merkeze biraz uzak. 42 Thanlwin Road. Tel: +95 15 31205.

Nerede yenir?

Ülkenin kuzeyinde bulunan Shan eyaletinin mutfağı ülkenin en iyi yemeklerini sunuyor. Yangon’da Shan yemeği yemek için en iyi adres 999 Shan Noddle Restaurant (34th Street). Bunun dışında 1st street’deki Aung Thu Kha, Burma mutfağının çeşitli örneklerini sunuyor. Hint ve Bangladeş lokantaları şehrin neredeyse her köşesinde karşınıza çıkacak. Anawrahta Street’deki New Delhi ve Shwe Htoo lokantaları çok başarılı kuzey Hindistan yemekleri yapıyorlar. Baharat ve acı konusunda hassassanız, garsonu muhakkak uyarın! Eğer canınız Thai çekerse Shwebontha Street’deki APK Thai Food’u deneyin. Yangon’da uluslararası fast food zincirlerini bulamayacaksınız. Keza, büyük otellerin kafeleri dışında şık kafe arıyorsanız, maalesef bu konuda da şansınız yok. Ancak, şehrin en iyi kafesi olarak bilinen, çay bahçesi görünümündeki Sei Taing Kya Tea Shop’da Burma çay kültürünü kesinlikle yaşayın, pişman olmayacaksınız.

Aklınızda Bulunsun

Burma hızla dışa açılmakla beraber, hala ATM bankamatik makinalarının olmama ihtimali yüksek. Yanınızda muhakkak yeterli miktarda nakit dolar, ya da seyahat çeki bulundurun. Büyük oteller dışında kredi kartı kabul edilmiyor.
Yangon, Güneydoğu Asya’nın en güvenli şehirlerinden biri olmakla beraber gece geç saatlerde ana caddeler dışında pek dolaşmamanızı öneririm. Az da olsa, hırsızlık ve soygun vakaları mevcut.
Ülkenin diktatörlük sistemi ile yönetildiğini dikkate alarak, sorumlu hareket etmek gerekiyor. Halk ile politika konuşmanın onları tehlikeye atacağını unutmayın.
Ne yaparsanız yapın, harcayacağınız paranın belli bir bölümü siz fark etmeseniz de diktanın kasasına girecek. Ancak, halkın işlettiği otel, pansiyon, restoran ve taksi işletmelerini tercih ederek, bu olumsuzluğu bir nebze olsun azaltabilirsiniz.

2 yorum:

  1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir yazı olmuş,teşekkür ederiz :)

    YanıtlaSil

Yorumlariniz alinir!