(Atatürk Havalimanı Dergisi "The Gate" www.thegate.com.tr /Eylül/Alim Erginoğlu)
Abu Dhabi’den kalkan uçağımız, 45 dakika sonra, Hicaz Yarımadası’nın sonsuzluğa uzanıyormuş gibi görünen kum tepelerini yalayarak alçalmaya başlıyor. Beklenmedik bir anda, Arap Denizi’nin Hint Okyanusu’na uzanan koyu lacivert suları belirince irkiliyorum. Dalgalar suya hasret toprakları delicesine kucaklıyor. Umman, tüm gizemiyle altımda uzayıp gidiyor.
Seeb Uluslararası Havaalanı sessiz ve bomboş. Dış dünyadan bugün beklenen tek misafirler bizmişiz misali, bir iki görevli dışında kimsecikler yok. Sanki hayat durmuş, tüm yaşam bir süreliğine kendini kızağa çekmiş...
Mart ayı olmasına rağmen, kavurucu bir sıcak var. Tepemde güneş, Muscat’ın, Portekizliler’den kalma kaleleri, limanı ve kapalı çarşısı ile ünlü Mutrah semtinin dar sokaklarında yürüyorum. Kum rengi taştan, cumbalı, küçük pencereli, tahta panjurları sıkı sıkıya kapatılmış, kübik, bodur, ama kişiliğini yitirmemiş evlerin arasından labirent gibi ilerleyen bomboş sokaklarda kaybolup, zamana ve mekana ilişkin kavramlarını yitiriyor insan. Yaşama dair bir iz ararken, sağımda kalan küçük caminin hemen yanındaki evin en üst katından hayretle beni izleyen küçük çocukların gülüşmeleriyle hayat kısacık da olsa kendini gösteriyor. Bu sessizlik ve tenhalık boşuna değil. Bugün Cuma ve şüphesiz ki, hiç bir Ummanlı öğle sıcağında çevrede dolaşacak kadar - benim gibi - deli değil. Bankalar, lokantalar, bakkallar, manavlar... herkes ama herkes klimalı evlerine çekilmiş akşamı bekliyorlar.
Güneş, Mutrah limanının çevresindeki sarp tepelerin ardından yavaş yavaş kaybolmaya başlayınca, şehrin “Corniche” olarak bilinen kordon boyu bir anda dolup taşıyor. Genci yaşlısı Muscatlılar, denizden esen tatlı rüzgara kendilerini bırakıp, uzun sürecek bir geceye merhaba diyorlar. Gündüz insanın dikkatini çekmeyen küçük kahvehaneler, köşe başlarına ve kaldırımlara koydukları küçük iskemlelerle geceye hazırlanıyorlar.
Muscat’ta ilk dikkati çeken, insanların diğer Arap ülkeleri ile karşılaştırıldığında farklı olan giyinişleri. Erkekler “dishdasha” denilen, boyun bölgesinden püsküller sarkan bir entari giyiyorlar. Bellerine sardıkları, şala benzeyen kuşak ise ülkenin sembolü olan “khanjar”ı, yani hançeri taşımak için. Kafalarında ise Hint esintisi taşıyan bir takke “kummar” ya da, kummar’a sardıkları türbanı andıran “muzzar” var. Kadınlar, alışıla geldiği üzere peçeli çarşaflarını giyseler de, Hint “sari”lerine benzeyen renkli, işlemeli kumaşlardan yapılmış uzun elbise giyen genç kızlar her adımda göze çarpıyor. Bu farklılık ve sentez, kuşku yok ki, Ummanlıların yüzyıllar boyunca, denizci bir toplum olarak, Hindistan’a ve Afrika’ya kadar uzanmalarının altında yatıyor.
Muscat’ın en canlı ve ilgi çekici yeri deniz kıyısındaki Mutrah. Bu semt hemen yanı başındaki iki katlı geleneksel evleri ile köyü andıran Riyam’a kadar sahil boyunca uzanıyor. Kıyı şeridinin daraldığı noktalarda yükselen sarp tepelerde, 1507’de başlayan ve 150 yıl süren Portekiz egemenliğinin izlerinden olan iki kale yükseliyor. Mutrah limana demirlemiş yüksek sırtlı, dalgalara dayanıklı klasik Umman stili ile yapılmış ahşap tekneler, 19. yüzyılda Mombasa ve Zanzibar’a kadar uzanmış Umman Sultanlığı’nın şatafatlı dönemini anımsatıyor. Mutrah’ı canlı kılan en önemli noktalardan biri de “Souq”, yani kapalı çarşı. Kuyumcular ve Hicaz’ın bin bir çeşit kokusunu barındıran parfümeriler, bu küçük çarşıyı özellikle Ummanlı kadınların gözde mekanı yapıyor. Mutrah’ın en keyifli yerlerinden biri, hiç kuşkusuz limanın doğusundaki balık hali. Cömert Arap Denizi’den çıkarılan bin bir çeşit balık ve kabuklu canlılar burada sergileniyor. Halin giriş kapısına yakın büfelerden iştah kabartıcı balık ızgara kokuları yayılıyor. Kıyıdaki banklardan birine oturup, Umman’ın geleneksel ayranı soğuk bir “Laban” eşliğinde balıkçı teknelerinin gelip gidişlerini izlemek, denizin getirdiği güzelim iyot kokusunu ciğerlere çekmek insana tatlı bir huzur veriyor.
Şehrin Taksim’i sayılabilecek, deniz kıyısından biraz içerideki ticari merkezi Ruwi’ye giderken yeşillendirilmiş alanlar göze çarpıyor. Deniz suyu arıtılarak, bu alanların sulanmasında kullanılıyor. Bu pahalı vahalaştırma çalışması ülkenin 1970’de başlayan gelişiminin de aynası sanki. Umman, Sultan Qaboos’un 1970’de tahta geçmesi ile kendi “rönesans”ını yaşamış, belki de bölgedeki ilk ülke. Petrol ve doğalgaz geliri olmasına rağmen, Umman’ın 1970’e kadar fakirlik ve imkansızlıklar içinde yaşadığına inanamıyor insan. Yine o yıla kadar, sadece iki okul ve iki hastanesi olan ülke, Sultan Qaboos’un büyük atılımlarıyla, eğitimden sağlığa, turizmden sanata kadar bütün alanlarda büyük bir gelişim ve değişim yaşamaya başlıyor. Ekonomi düzeliyor; yollar yapılıyor, okullar, hastaneler, oteller açılıyor; ülke yabancı yatırımcıların ve turistlerin dikkatini çekiyor. Bu hızlı atılıma rağmen, halk, Umman’ın Dubai’nin gölgesinde kalmasından hoşnut değil. Her ne kadar, Ummanlı bu konuda sıkıntı duysa da, ülkesinin kültürünü koruyabilmiş, yozlaşmamış ender topraklardan biri olduğunu fark edip sevinmeli.
Şehrin doğuya doğru uzanan Al Qurm bölgesi, lüks otellerin ve alışveriş merkezlerinin yükseldiği şehrindeki turizmin kalbi. Kilometrelerce uzanan kumsal, gündüz su sporları meraklısı yabancıları cezbederken, akşama doğru denizin çekilmesi ile beraber, futbol oynayan küçük çocukların, piknik yapan ailelerin mekanı oluyor. Güneş batarken, çıplak ayakla, sığ sularda yürümek ayrı bir keyif bu uzun kumsalda.
Muscat’ın şehir yaşantısından bir nebze kurtulmak, gerçek Umman’ı görmek için araba kiralamak ve kuzeydeki Nizwa’ya doğru gitmek iyi bir alternatif. Petrolün sudan ucuz olduğu bir ülkede olduğumuzu arabamızın deposunu doldururken anlıyor ve suyumuzu içerken bir damlasını bile şişenin dibinde bırakmamaya özen gösteriyoruz. Nizwa’ya giden yol boyunca ara ara karşımıza çıkan hurma ağaçlarıyla dolu vadiler “Arabistanlı Lawrance” filminin içine düşmüşüz hissi veriyor. Çölü yaran otoyolda ilerlerken gözümüz deve kervanlarını arıyor. Oysa ki, develer kamyonetlerin arkasında, saatte 100 km hızla çölde ilerlemeyi tercih ediyorlar. Nizwa boyunca ara yollara saparak küçük köylerde mola veriyoruz. Bu molalarda, Umman’ın bal gibi hurmalarını mideye indiriyoruz. Nizwa, küçük bir kasaba havasında olmakla beraber, 17.yy.’da Sultan Bin Saif Al-Yaruba tarafından yaptırılmış ihtişamlı kalesi insanı yüzyıllar öncesinin Umman’ına taşıyor. Nizwa’ya gelip de, bu dev kalenin surlarında muhakkak dolaşmadan ve hurma ağaçlarıyla kaplı Nizwa ovasını seyretmeden Muscat’a dönmek olmaz.
Yüzyıllar boyunca Hint Yarımadası ve Afrika arasındaki köprü olmuş bu coğrafya, her adımda farklı bir toprakta olduğunuzu hissettirecek bir olgu ile karşınıza çıkıyor. Kitle turizm tarafından daha keşfedilmemiş Umman, mütevazı yaşamı, güler yüzlü, misafirperver insanları ve keşfedilmeyi bekleyen köşeleri ile sizi bekliyor. Bu sessiz cennete kulak verin.
Aklınızda bulunsun
· Kendinizi “Bin bir gece masalları”nda hissetmek istiyorsanız, ülkenin en şatafatlı oteli Al-Bustan Palace Hotel’de bir gün geçirin, hem denizin hem de Umman’ın otantik yemeklerinin tadını çıkarın.
· Güneş battıktan sonra Mutrah’daki küçük kahvehanelerden birine oturup Umman kahvesi keyfi yapın.
· Bandar Jissah tepesine muhakkak çıkıp, güzel manzarayı görün.
· Bayt Az Zubair Müzesi’ni ziyaret edin. Umman tarihi ve kültürü hakkındaki en önemli müzelerden biri.
· Cuma günleri kurulan Ruwi pazarını gezin, keyif alacaksınız.
· Kızgın güneşe çok dikkat edin. Şapkanızı ve yüksek faktörlü güneş kreminizi yanınızdan sakın ola eksik etmeyin.
Nasıl Gidilir?
İstanbul ve Muscat arasında direkt uçuş yok. Emirates ve Qatar Airways ile aktarmalı olarak Muscat’a uçabilirsiniz. Uçuşlar konusunda The Gate’den havayolları bilgilerini temin edebilirsiniz.
Vize
Umman vizesini, Muscat Seeb Havaalanı’ndan ülkeye girişte temin etmek mümkün, ancak son durumu öğrenmek için Umman makamlarından muhakkak bilgi alınmalı.
Telefon
Umman’ın uluslararası telefon kodu 968. Muscat’ın alan kodu ise 24.
Para
Umman’ın para birimi Riyal. 1 USD = 0,39 Riyal
İklim
Muscat’ı ziyaret etmek için en uygun dönem kasım ile mart ayları arası. Hava sıcaklığı bu dönemde 25-28 derece ortalama ile seyrederken, haziran ile eylül arasında sıcaklık 40’lı derecelere dayanıyor. Ayrıca, haziran ile eylül arasında Hint Okyanusu’ndan gelen muson yağmurlarını dikkate almak gerek.
Nerede kalınır?
Chedi Hotel: Oriyent minimalistliği ile inşa edilmiş, çok şık ve üst sınıf bir seçenek. Al-ghubra North. Tel: 505035. www.ghmhotels.com
Sheraton Oman: Uluslararası standartlarda, konfor arayanlar için. Bayt Al-Falaj Street, Ruwi. Tel: 799899. sheraton@omantel.net.om
Beach Hotel: Denize yürüme mesafesinde, alışveriş bölgesine yakın, orta sınıf bir otel. Way 2818, Shatti Al-Qurm. Tel: 696601. beachhtl@omantel.net.om
Marina Hotel: Balık halinin karşısında, uygun fiyatlı bir seçenek. Mutrah Corniche. Tel: 713100.
Naseem Hotel: Şehrin en ucuz oteli. Çok merkezi bir konumu var. Mutrah Corniche. Tel: 712418.
Yemek
Umman mutfağı geleneksel Arap yemeklerinden oluşuyor gibi gözükse de, Hint etkisi tatlara yansımış durumda. Kardamom, safran ve tumerik gibi baharatlar yemeklerde sıkça kullanılıyor. Et her sofrada baş köşeyi süslüyor. Dana etinin yanı sıra, kuzu ve deve eti de fazlasıyla tüketiliyor. Deniz kıyısında olmanın en büyük avantajı ise hiç kuşkusuz, lezzetli balık çeşitleri. Muscat’da en iyi yemekleri uluslararası oteller sunsa da, sokaktaki alternatifleri göz ardı etmemek gerek. Alkolü, büyük oteller dışında bulamayacağınızı unutmayın!
Bin Attiqu: Şehirde gerçek Umman yemeği bulabileceğiniz ender restoranlardan biri. Al-Khuwair Street.
Al-Boom: Hint yemekleri için iyi bir seçenek. Balık pazarına çok yakın ve güzel deniz manzarası var. Mutrah Corniche.
Sindebad: Et yemeği yemek için en iyi seçeneklerden biri. körileri ve biryanileri çok lezzetli. Al-Nahda Hotel, Mutrah Corniche.
Abu Dhabi’den kalkan uçağımız, 45 dakika sonra, Hicaz Yarımadası’nın sonsuzluğa uzanıyormuş gibi görünen kum tepelerini yalayarak alçalmaya başlıyor. Beklenmedik bir anda, Arap Denizi’nin Hint Okyanusu’na uzanan koyu lacivert suları belirince irkiliyorum. Dalgalar suya hasret toprakları delicesine kucaklıyor. Umman, tüm gizemiyle altımda uzayıp gidiyor.
Seeb Uluslararası Havaalanı sessiz ve bomboş. Dış dünyadan bugün beklenen tek misafirler bizmişiz misali, bir iki görevli dışında kimsecikler yok. Sanki hayat durmuş, tüm yaşam bir süreliğine kendini kızağa çekmiş...
Mart ayı olmasına rağmen, kavurucu bir sıcak var. Tepemde güneş, Muscat’ın, Portekizliler’den kalma kaleleri, limanı ve kapalı çarşısı ile ünlü Mutrah semtinin dar sokaklarında yürüyorum. Kum rengi taştan, cumbalı, küçük pencereli, tahta panjurları sıkı sıkıya kapatılmış, kübik, bodur, ama kişiliğini yitirmemiş evlerin arasından labirent gibi ilerleyen bomboş sokaklarda kaybolup, zamana ve mekana ilişkin kavramlarını yitiriyor insan. Yaşama dair bir iz ararken, sağımda kalan küçük caminin hemen yanındaki evin en üst katından hayretle beni izleyen küçük çocukların gülüşmeleriyle hayat kısacık da olsa kendini gösteriyor. Bu sessizlik ve tenhalık boşuna değil. Bugün Cuma ve şüphesiz ki, hiç bir Ummanlı öğle sıcağında çevrede dolaşacak kadar - benim gibi - deli değil. Bankalar, lokantalar, bakkallar, manavlar... herkes ama herkes klimalı evlerine çekilmiş akşamı bekliyorlar.
Güneş, Mutrah limanının çevresindeki sarp tepelerin ardından yavaş yavaş kaybolmaya başlayınca, şehrin “Corniche” olarak bilinen kordon boyu bir anda dolup taşıyor. Genci yaşlısı Muscatlılar, denizden esen tatlı rüzgara kendilerini bırakıp, uzun sürecek bir geceye merhaba diyorlar. Gündüz insanın dikkatini çekmeyen küçük kahvehaneler, köşe başlarına ve kaldırımlara koydukları küçük iskemlelerle geceye hazırlanıyorlar.
Muscat’ta ilk dikkati çeken, insanların diğer Arap ülkeleri ile karşılaştırıldığında farklı olan giyinişleri. Erkekler “dishdasha” denilen, boyun bölgesinden püsküller sarkan bir entari giyiyorlar. Bellerine sardıkları, şala benzeyen kuşak ise ülkenin sembolü olan “khanjar”ı, yani hançeri taşımak için. Kafalarında ise Hint esintisi taşıyan bir takke “kummar” ya da, kummar’a sardıkları türbanı andıran “muzzar” var. Kadınlar, alışıla geldiği üzere peçeli çarşaflarını giyseler de, Hint “sari”lerine benzeyen renkli, işlemeli kumaşlardan yapılmış uzun elbise giyen genç kızlar her adımda göze çarpıyor. Bu farklılık ve sentez, kuşku yok ki, Ummanlıların yüzyıllar boyunca, denizci bir toplum olarak, Hindistan’a ve Afrika’ya kadar uzanmalarının altında yatıyor.
Muscat’ın en canlı ve ilgi çekici yeri deniz kıyısındaki Mutrah. Bu semt hemen yanı başındaki iki katlı geleneksel evleri ile köyü andıran Riyam’a kadar sahil boyunca uzanıyor. Kıyı şeridinin daraldığı noktalarda yükselen sarp tepelerde, 1507’de başlayan ve 150 yıl süren Portekiz egemenliğinin izlerinden olan iki kale yükseliyor. Mutrah limana demirlemiş yüksek sırtlı, dalgalara dayanıklı klasik Umman stili ile yapılmış ahşap tekneler, 19. yüzyılda Mombasa ve Zanzibar’a kadar uzanmış Umman Sultanlığı’nın şatafatlı dönemini anımsatıyor. Mutrah’ı canlı kılan en önemli noktalardan biri de “Souq”, yani kapalı çarşı. Kuyumcular ve Hicaz’ın bin bir çeşit kokusunu barındıran parfümeriler, bu küçük çarşıyı özellikle Ummanlı kadınların gözde mekanı yapıyor. Mutrah’ın en keyifli yerlerinden biri, hiç kuşkusuz limanın doğusundaki balık hali. Cömert Arap Denizi’den çıkarılan bin bir çeşit balık ve kabuklu canlılar burada sergileniyor. Halin giriş kapısına yakın büfelerden iştah kabartıcı balık ızgara kokuları yayılıyor. Kıyıdaki banklardan birine oturup, Umman’ın geleneksel ayranı soğuk bir “Laban” eşliğinde balıkçı teknelerinin gelip gidişlerini izlemek, denizin getirdiği güzelim iyot kokusunu ciğerlere çekmek insana tatlı bir huzur veriyor.
Şehrin Taksim’i sayılabilecek, deniz kıyısından biraz içerideki ticari merkezi Ruwi’ye giderken yeşillendirilmiş alanlar göze çarpıyor. Deniz suyu arıtılarak, bu alanların sulanmasında kullanılıyor. Bu pahalı vahalaştırma çalışması ülkenin 1970’de başlayan gelişiminin de aynası sanki. Umman, Sultan Qaboos’un 1970’de tahta geçmesi ile kendi “rönesans”ını yaşamış, belki de bölgedeki ilk ülke. Petrol ve doğalgaz geliri olmasına rağmen, Umman’ın 1970’e kadar fakirlik ve imkansızlıklar içinde yaşadığına inanamıyor insan. Yine o yıla kadar, sadece iki okul ve iki hastanesi olan ülke, Sultan Qaboos’un büyük atılımlarıyla, eğitimden sağlığa, turizmden sanata kadar bütün alanlarda büyük bir gelişim ve değişim yaşamaya başlıyor. Ekonomi düzeliyor; yollar yapılıyor, okullar, hastaneler, oteller açılıyor; ülke yabancı yatırımcıların ve turistlerin dikkatini çekiyor. Bu hızlı atılıma rağmen, halk, Umman’ın Dubai’nin gölgesinde kalmasından hoşnut değil. Her ne kadar, Ummanlı bu konuda sıkıntı duysa da, ülkesinin kültürünü koruyabilmiş, yozlaşmamış ender topraklardan biri olduğunu fark edip sevinmeli.
Şehrin doğuya doğru uzanan Al Qurm bölgesi, lüks otellerin ve alışveriş merkezlerinin yükseldiği şehrindeki turizmin kalbi. Kilometrelerce uzanan kumsal, gündüz su sporları meraklısı yabancıları cezbederken, akşama doğru denizin çekilmesi ile beraber, futbol oynayan küçük çocukların, piknik yapan ailelerin mekanı oluyor. Güneş batarken, çıplak ayakla, sığ sularda yürümek ayrı bir keyif bu uzun kumsalda.
Muscat’ın şehir yaşantısından bir nebze kurtulmak, gerçek Umman’ı görmek için araba kiralamak ve kuzeydeki Nizwa’ya doğru gitmek iyi bir alternatif. Petrolün sudan ucuz olduğu bir ülkede olduğumuzu arabamızın deposunu doldururken anlıyor ve suyumuzu içerken bir damlasını bile şişenin dibinde bırakmamaya özen gösteriyoruz. Nizwa’ya giden yol boyunca ara ara karşımıza çıkan hurma ağaçlarıyla dolu vadiler “Arabistanlı Lawrance” filminin içine düşmüşüz hissi veriyor. Çölü yaran otoyolda ilerlerken gözümüz deve kervanlarını arıyor. Oysa ki, develer kamyonetlerin arkasında, saatte 100 km hızla çölde ilerlemeyi tercih ediyorlar. Nizwa boyunca ara yollara saparak küçük köylerde mola veriyoruz. Bu molalarda, Umman’ın bal gibi hurmalarını mideye indiriyoruz. Nizwa, küçük bir kasaba havasında olmakla beraber, 17.yy.’da Sultan Bin Saif Al-Yaruba tarafından yaptırılmış ihtişamlı kalesi insanı yüzyıllar öncesinin Umman’ına taşıyor. Nizwa’ya gelip de, bu dev kalenin surlarında muhakkak dolaşmadan ve hurma ağaçlarıyla kaplı Nizwa ovasını seyretmeden Muscat’a dönmek olmaz.
Yüzyıllar boyunca Hint Yarımadası ve Afrika arasındaki köprü olmuş bu coğrafya, her adımda farklı bir toprakta olduğunuzu hissettirecek bir olgu ile karşınıza çıkıyor. Kitle turizm tarafından daha keşfedilmemiş Umman, mütevazı yaşamı, güler yüzlü, misafirperver insanları ve keşfedilmeyi bekleyen köşeleri ile sizi bekliyor. Bu sessiz cennete kulak verin.
Aklınızda bulunsun
· Kendinizi “Bin bir gece masalları”nda hissetmek istiyorsanız, ülkenin en şatafatlı oteli Al-Bustan Palace Hotel’de bir gün geçirin, hem denizin hem de Umman’ın otantik yemeklerinin tadını çıkarın.
· Güneş battıktan sonra Mutrah’daki küçük kahvehanelerden birine oturup Umman kahvesi keyfi yapın.
· Bandar Jissah tepesine muhakkak çıkıp, güzel manzarayı görün.
· Bayt Az Zubair Müzesi’ni ziyaret edin. Umman tarihi ve kültürü hakkındaki en önemli müzelerden biri.
· Cuma günleri kurulan Ruwi pazarını gezin, keyif alacaksınız.
· Kızgın güneşe çok dikkat edin. Şapkanızı ve yüksek faktörlü güneş kreminizi yanınızdan sakın ola eksik etmeyin.
Nasıl Gidilir?
İstanbul ve Muscat arasında direkt uçuş yok. Emirates ve Qatar Airways ile aktarmalı olarak Muscat’a uçabilirsiniz. Uçuşlar konusunda The Gate’den havayolları bilgilerini temin edebilirsiniz.
Vize
Umman vizesini, Muscat Seeb Havaalanı’ndan ülkeye girişte temin etmek mümkün, ancak son durumu öğrenmek için Umman makamlarından muhakkak bilgi alınmalı.
Telefon
Umman’ın uluslararası telefon kodu 968. Muscat’ın alan kodu ise 24.
Para
Umman’ın para birimi Riyal. 1 USD = 0,39 Riyal
İklim
Muscat’ı ziyaret etmek için en uygun dönem kasım ile mart ayları arası. Hava sıcaklığı bu dönemde 25-28 derece ortalama ile seyrederken, haziran ile eylül arasında sıcaklık 40’lı derecelere dayanıyor. Ayrıca, haziran ile eylül arasında Hint Okyanusu’ndan gelen muson yağmurlarını dikkate almak gerek.
Nerede kalınır?
Chedi Hotel: Oriyent minimalistliği ile inşa edilmiş, çok şık ve üst sınıf bir seçenek. Al-ghubra North. Tel: 505035. www.ghmhotels.com
Sheraton Oman: Uluslararası standartlarda, konfor arayanlar için. Bayt Al-Falaj Street, Ruwi. Tel: 799899. sheraton@omantel.net.om
Beach Hotel: Denize yürüme mesafesinde, alışveriş bölgesine yakın, orta sınıf bir otel. Way 2818, Shatti Al-Qurm. Tel: 696601. beachhtl@omantel.net.om
Marina Hotel: Balık halinin karşısında, uygun fiyatlı bir seçenek. Mutrah Corniche. Tel: 713100.
Naseem Hotel: Şehrin en ucuz oteli. Çok merkezi bir konumu var. Mutrah Corniche. Tel: 712418.
Yemek
Umman mutfağı geleneksel Arap yemeklerinden oluşuyor gibi gözükse de, Hint etkisi tatlara yansımış durumda. Kardamom, safran ve tumerik gibi baharatlar yemeklerde sıkça kullanılıyor. Et her sofrada baş köşeyi süslüyor. Dana etinin yanı sıra, kuzu ve deve eti de fazlasıyla tüketiliyor. Deniz kıyısında olmanın en büyük avantajı ise hiç kuşkusuz, lezzetli balık çeşitleri. Muscat’da en iyi yemekleri uluslararası oteller sunsa da, sokaktaki alternatifleri göz ardı etmemek gerek. Alkolü, büyük oteller dışında bulamayacağınızı unutmayın!
Bin Attiqu: Şehirde gerçek Umman yemeği bulabileceğiniz ender restoranlardan biri. Al-Khuwair Street.
Al-Boom: Hint yemekleri için iyi bir seçenek. Balık pazarına çok yakın ve güzel deniz manzarası var. Mutrah Corniche.
Sindebad: Et yemeği yemek için en iyi seçeneklerden biri. körileri ve biryanileri çok lezzetli. Al-Nahda Hotel, Mutrah Corniche.
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilMuscat... Önceleri hiç sevmediğim ama şuandada unutamadığım ve çokda sevdiğim ülkelerden biri oldu. Kesinlikle arkadaşın yazdıklarını gezmenizi tavsiye ederim.....
YanıtlaSilmerhaba öncelikle verdiginiz bilgiler için çok teşekkurler.ben ocak ayında muskata gitmeyi düşünyorum 1 haftalık ucuz otel tavsiye edebilirmisiniz
YanıtlaSilMerhaba... Oncelikle sunu soylemeliyim ki, Muscat cok ucuz bir sehir degil ve bizim anladigimiz pansiyon cinsi ucuz otel bulmak cok kolay degil. Ancak, Muscat seyahatini gerceklestireli epey bir zaman oldu. Eger hala yerindeyse Naseem Hotel temiz ve hesapli bir opsiyon. Mutrah Hotel de uygun fiyatlar veriyor. Booking.com'dan gideceginiz tarihlere gore uygun bir otel bulabilirsiniz. Iyi yolculuklar! Alim Erginoglu
SilSelam Alim bey, Naıslsınız?
YanıtlaSilBundan onbeş sene önce yazmış olduğunuz kitabınızı tamamen tesadüf eseri bir ikinci el mağazasından aldım ve çok kısa bir süre içerisinde su gibi okuyup bitirdim...
Yazdıklarınızdan ve yaşadıklarınızdan çok etkilendiğimi belirtmek isterim, seyahat ettiğiniz coğrafya ya bende yolculuk yapmayı düşünüyorum ve bu konuda bana olumlu yönde ilham kaynağı ve cesaret verici oldunuz.
Sizinle tanışmayı ve bilgilerinizden istifade etmeyi çok isterim, selam ve saygılarımla. Mehmet BAYTAN
Mehmet Bey Merhaba,
SilGuzel cumleleriniz icin tesekkur ederim. Kitabimin sizlere ulasmasina cok sevindim. Eminim sizing bilgileriniz benden kat kat otedir ama yardimci olabilecegim husular olursa bana alimerginoglu@gmail.com adresimden her zaman ulasabilirsiniz. Bizzat tanismak dilegiyle.
Alim Erginoglu